CEYLAN Gazetesi 19 Şubat 1990 tarihli ZORUNLU GREV başlıklı yazı
ZORUNLU GREV
Aralarında dünyanın en büyük devlet üretme çiftliği olan Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nin de bulunduğu 38 Tarım İşletmesi’nde çalışan 11 bin tarım işçisi,18 yıllık bir aradan sonra yeniden grevin eşiğine geldi.Tarım-İş Sendikası 7 şubat günü Ankara’daki Bakanlar Kurulu toplantısında 33 şube başkanının oybirliğiyle aldığı grev kararını noter kanalıyla Tarım İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ve Kamu İşveren Sendikası TÜHİS’e bildirdi.Taraflar arasında uzlaşma sağlanamazsa 11 bin işçi iki ay içinde greve gidecek.
Tarım İşletmeleri’nde en son grev 1972 yılında olmuştu.O zamandan bu yana işçilerin yaşam ve çalışma koşullarında ileriye doğru değişiklik olduğunu söylemek güç.Dahası işçi ücretlerinin gün be gün,yüksek yaşam bahalılığı karşısında küçüldüğünü,yaşamın çekilmez olduğunu,çilekeş tarım işçilerimizin çoluk çocuk kuru ekmekle soğana bile muhtaç duruma getirildiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bugün Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde çalışan hem de 25-30 yıldır çalışan bir işçinin eline ayda net 150 bin lira(eski parayla) geçiyor. Belki gülünç gelecektir inandırıcı bulmayacaksınız ama gerçek budur.İşçilerimiz çeşitli sosyal yardımlarla,iyileştirme zammıyla ve son aylarda ödenmesine başlanan geri kalmış yöreler tazminatıyla birlikte ayda 280-290 bin lira(eski parayla) alıyor.Bölgemizin toplumsal ve geleneksel yapısı gereği her işçinin en az 5 çocuğu olduğu bilinmektedir.300 bin lira(eski parayla) aylıkla 8-10 nüfuslu bir aileyi geçindirmek mucize değil de nedir?Orta gelirli ve iyi gelirli yurttaşlarımızın Tarım İşletmesi işçilerinin nasıl geçindiklerine akıl sır erdirmediklerini hepimiz duyuyoruz.Türkiye’de tarım sektörünün 1475 sayılı iş yasası kapsamında olmayışı,tarım işçilerinin bir çok soysal haklardan ve güvencelerden yoksun olmalarına yol açıyor.Sendikanın bu konuda açtığı ve kazandığı dava henüz uygulanmış değil.İşletme yöneticileri istedikleri zaman yıllardır aynı işte çalışan ve uzmanlaşan bir işçiyi ilgisiz bir işe verebiliyor.Örneğin atölyede yıllardır çalışan bir işçi,basit bir kusur yada sudan bir gerekçeyle selektöre veriliyor.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.Haftalık çalışma süresinin de başka sektörlerde olduğu gibi 45 saat olması işçilere çeşitli sosyal haklar tanınması kaçınılmaz duruma gelmiştir.işçilerin dediği gibi sendikanın istediği ücret artışı zammı bizce de yetersizdir.Zorunlu grev kararının işçilerimize olduğu gibi,Tarım işletmelerine ve ülkemize hayırlı olmasını dileriz….
Hüseyin
Deniz
Aralarında dünyanın en büyük devlet üretme çiftliği olan Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nin de bulunduğu 38 Tarım İşletmesi’nde çalışan 11 bin tarım işçisi,18 yıllık bir aradan sonra yeniden grevin eşiğine geldi.Tarım-İş Sendikası 7 şubat günü Ankara’daki Bakanlar Kurulu toplantısında 33 şube başkanının oybirliğiyle aldığı grev kararını noter kanalıyla Tarım İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ve Kamu İşveren Sendikası TÜHİS’e bildirdi.Taraflar arasında uzlaşma sağlanamazsa 11 bin işçi iki ay içinde greve gidecek.
Tarım İşletmeleri’nde en son grev 1972 yılında olmuştu.O zamandan bu yana işçilerin yaşam ve çalışma koşullarında ileriye doğru değişiklik olduğunu söylemek güç.Dahası işçi ücretlerinin gün be gün,yüksek yaşam bahalılığı karşısında küçüldüğünü,yaşamın çekilmez olduğunu,çilekeş tarım işçilerimizin çoluk çocuk kuru ekmekle soğana bile muhtaç duruma getirildiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bugün Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde çalışan hem de 25-30 yıldır çalışan bir işçinin eline ayda net 150 bin lira(eski parayla) geçiyor. Belki gülünç gelecektir inandırıcı bulmayacaksınız ama gerçek budur.İşçilerimiz çeşitli sosyal yardımlarla,iyileştirme zammıyla ve son aylarda ödenmesine başlanan geri kalmış yöreler tazminatıyla birlikte ayda 280-290 bin lira(eski parayla) alıyor.Bölgemizin toplumsal ve geleneksel yapısı gereği her işçinin en az 5 çocuğu olduğu bilinmektedir.300 bin lira(eski parayla) aylıkla 8-10 nüfuslu bir aileyi geçindirmek mucize değil de nedir?Orta gelirli ve iyi gelirli yurttaşlarımızın Tarım İşletmesi işçilerinin nasıl geçindiklerine akıl sır erdirmediklerini hepimiz duyuyoruz.Türkiye’de tarım sektörünün 1475 sayılı iş yasası kapsamında olmayışı,tarım işçilerinin bir çok soysal haklardan ve güvencelerden yoksun olmalarına yol açıyor.Sendikanın bu konuda açtığı ve kazandığı dava henüz uygulanmış değil.İşletme yöneticileri istedikleri zaman yıllardır aynı işte çalışan ve uzmanlaşan bir işçiyi ilgisiz bir işe verebiliyor.Örneğin atölyede yıllardır çalışan bir işçi,basit bir kusur yada sudan bir gerekçeyle selektöre veriliyor.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.Haftalık çalışma süresinin de başka sektörlerde olduğu gibi 45 saat olması işçilere çeşitli sosyal haklar tanınması kaçınılmaz duruma gelmiştir.işçilerin dediği gibi sendikanın istediği ücret artışı zammı bizce de yetersizdir.Zorunlu grev kararının işçilerimize olduğu gibi,Tarım işletmelerine ve ülkemize hayırlı olmasını dileriz….
Hüseyin
Deniz